12 Şubat 2009 Perşembe

Kötü Polis








Görev dağılımında yine sevmediğim bir iş düştü payıma. Neyse ki iş aşkıyla yanıp tutuşmuyor umarsız bünyem. Bilirim; eğer ciddiyetle yaparsam işimi, her gece yeni bir kâbus için keskin dalışlar gerçekleştirir uykularıma karabasanlar. Ve ben vicdanımın karabasanlarından çok korkarım.

Şimdi başucunda nefesini kontrol ediyorum.
İçime su serpiliyor…
Kalp atışını hissediyorum…
Yaşıyorsun...

Çatık kaşlarım yüzünden çizgilerim artmaktayken bile neden vazgeçemedim bu üzerime oturmayan giysiden. Bir çocuk hüznü gibi akmalıyken salya sümük kağıtlara, bir zırha kurban edildim. Ve her aynaya bakışım ayrı bir ayaklanmanın başlangıcıydı. Tek direnişim göz yaşartan bombalara karşı. Yaşarmaması gereken gözlerimi, yeşermesi gereken düşlere gönüllü kurban etmiştim…

İzlediğimiz filmlerdeki gibi bir hayat bırakmalı
İçinde naiflik kalmalı
Avuçlarının içi gibi hep sıcak
Hiçbir betimlemeyi yakıştıramadığım gözlerin gibi
Hep anlamlı kalmalı…
Hayat;
Senin gibi güzel olmalı

Ona buna bağıran huysuz bir ihtiyar gibi sürekli söylenişlerim artık zıvanadan çıktığımın resmedilişi olur ve kimse bilmese de en çok beni öfkelendirirdi. Böyle vakitlerde gidip kendimi sonsuz sessizlik kuyularında bir çığlığa kurban ederdim. Kimse duymazdı, kapattığım kepenklerin dağılmış bilye seslerini. Kötü polistim ben ve sensizlik duygusunun çöktüğü her an, bir meyhane sazı gibi inim inim inler bulurdum kendimi en arabesk şarkılarda…

El bebek gül bebek yetiştiremiyorsam seni
Bil ki tek sebebi hazırlıksız yakalanmamandır,
Bu illet-i cihan'a.

Kırılganlığına set olmak
Giydiriyor bu uygunsuz zırhı gözlerime

Oysa ben;
Sen her uyuduğunda...
Tacımı itinayla çıkartıp...
Tacının yanına koyuyorum…




Tatlı Su Balığı'ma...
Prenses'ime...

Kızıma...

serkank.
2009şubat10