Nedir bu "
9"un kerameti diyor insan kendi kendine. Tim Burton ve Bekmambetov, Shane Acker'a kol kanat gererken,
"Dıstrıct 9"da bir diğer büyük şahsiyet Peter Jackson, Neill Blomkamp'a gelecek sizden sorulur diyor bir anlamda...
"Blair Cadısı"nın yarattığı atmosferi bir bilim-kurgu filmde yaratmak tahmin edileceği gibi oldukça zor bir iş. Sanki herşey gerçekmiş gibi yapacaksınız ve bunu yığınla efekt ve modellemeyle başarmaya çalışacaksınız... Tam da havada asılı kalmış koskocaman bir uzay gemisinin altında...
"Dıstrıct 9" filmin yarısından fazlasında "gerçekmiş" hissiyatını fazlasıyla iyi başarabiliyor kanaatindeyim. Bir yerden sonra işler karışıyor. Ve bu aslında çok da önem arz etmiyor. Çünkü siz zaten filmin içine girmiş ve bir şekilde kendisinden olmayanı yok etmekle uğraşan insanla uğraşmaya başlıyorsunuz.
Filmdeki alt metin oldukça net...
"Benden değilsen yok ol"
Her seferinde bilim-kurgu filmlerinde gözümüze-gözümüze sokulan saldırgan ve yok eden uzaylı mitini değiştirip oraya "insan"ı (tam da olması gerektiği gibi-çünkü biz yok ediciyiz-) yerleştiriyor. Ve Blomkamp bunu yaparken; her seferinde itip-kaktıklarımızın, yolumuzu değiştirdiklerimizin, olmalarını istemediklerimizin yerine koyuyor uzaylıları... Varoşlara -kenar mahallelere- bir göçer edasıyla yerleştiriyor uzaylıları... Ve birileri şunu söylüyor...
-Virüs bulaştırıp yoketmeli bu uzaylıları.
Çok tanıdık geldi değil mi... İnanın bana da...
Çok beğendim
"Dıstrıct 9"u... Ve kesinlikle izlenmeli... Ve hatta defalarca...
0 hissiyat:
Yorum Gönder