19 Mayıs 2008 Pazartesi

Apolet...

En büyük zaafımız... kendimize olan inançsızlığımız. Kaptırıyoruz bir girdaba bedenimizi yanısıra beynimizi nereye çekilirsek oraya gidiyoruz... Dibe... En dibe...
Canlı canlı gömüyoruz kendimizi, bu yetmezmiş gibi birde kürek kürek toprak atıyoruz... çıkışsızlığımızın temellerinin sağlam olması adına.
Ölüm her geçen an daha bir işliyor damarlarımıza... ve biz kaçınılmaz olan tüm tecavüzlerden zevk alıyoruz. Kusuyoruz... Kahkahalar savurarak...
Üniformalarımızı giyip her seferinde kaybedeceğimiz yeni savaşlara hazırlanıyoruz. Bastığımız her mayın yüreğimizden bir parça alıyor. Direncimiz kırılıyor. Kalelerimiz satın alınıyor cüz’i miktarlara. Sattığımız her kale apoletlerimize yıldız olarak işliyor. Daha fazla saygı için daha fazla kale satıyoruz. Daha çok saygı duyuluyoruz. Aynaya her baktığımızda kendimize ve varoluşumuza küfrediyoruz...

0 hissiyat: